bugün
- bülent uygun10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü20
- fenerbahçe13
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi13
- anın görüntüsü20
- sinemaların batma aşamasına gelmesi20
- sivasspor'a verilen penaltı21
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı11
- sözlük yazarlarının pankekleri13
- yoga eğitmeni uzun boylu motorcu şamatacı erkek9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı8
- profesyonel fotoğraf makinası tavsiyeleri10
- patiswiss15
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı33
- stanleywhite10
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı9
- junkman8
- siklememenin getirdiği huzur9
- icardi190511
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması8
- yazarların en rum özelliği11
- galatasaray9
- bakire misin diye soran erkek12
- xdearm8
- johnny bellington21
- nihavend longa19
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar9
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- binali yıldırım'ın servet15
- mersinden kıbrısa yüzmek12
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı9
- sözlükte fake alacak kadar ezik olmak8
- güzel kızların size abi demeye başlaması11
- arda güler9
- türk kızlarının zenci sevdası13
- susmayan durmayan israile gemi ticareti8
- bir insan sizi ne kadar kırabilir13
- şu anda çalan şarkı11
- sevgili kendim12
- afrika ülkeleri ve türkiyedeki enflasyon oranları29
- abberline tarzı saçma sapan başlıklar açmak8
- icardinin bir haftada 600 üzeri entry girmesi8
- ekşi sözlük17
- türk kızlarının beğendiği erkek tipi16
- bir kadına yaklaşıp adres sormak9
- 21 nisan 2024 real madrid barcelona maçı19
- ona bir şey söyle12
sevdiği entry'ler
30 satır yazı yazdırır.
Kız zayıf çıksa boku yedik demek ki.
Kız zayıf çıksa boku yedik demek ki.
Evet sevgili arkadaşlar şimdi müsaadenizle ölüm hakkında konuşmak istiyorum biraz. Boktan bi konu. Hakkında pek düşünesi ya da konuşası gelmez insanın. Şimdi ölümden korkup korkmadığım konusunda kendime karşı dürüst olmaya çalıştım. Elde ettiğim cevap, genelde çok duyduğumuz o delikanlı nidalarındaki gibi “ben ölümden korkmuyorum” şeklinde değil. Ama tam olarak ölmüş olmaktan da korkmuyorum. Ölümle alakalı korktuğum bazı konular var benim.
Mesela ölmeyi bekler bir halde yaşamaya mecbur kalmaktan korkuyorum.
Eğer öyle olursa, kendimi zamanın kollarına teslim edip sefil ve aciz bir şekilde azrail’in gelmesini beklemek yerine kendi tercihimle ona gitmek isterim. Bu dünyadan umudumu kesersem; bilincime, hislerime ve anılarıma ev sahipliği yapan sevgili bedenim artık bana hizmet edemeyecek duruma düşerse, ya da dışarıdaki koşullar var olmaya dair umudumu yok etmeyi başarırlarsa şayet; elimden almak isterlerse özgürlüğümü ve benim benliğimi var eden niteliklerimi, beni hayata bağlayan ideallerime meydan okuyarak beni çaresiz bırakacak kadar güçlülerse... Onların beni nefessiz bırakmasıyla yıllar içinde yavaş yavaş ölmeyi değil; ölümle kendim yüzleşmek isterim.
Ya da heyecanın olduğu yerde;
beklenmedik bir anda, aniden, hızlı bir şekilde ölmek isterim. Ansızın olup bitsin. Ucuz yırtmak gibi görünüyor gözüme. Çok boktan bir durum biliyorum, öyle bir anda ölüvermek... Geride kalan herkesin şaşkına dönüp haline acıması, ağzının tadıyla yarıda öylece bırakıp gittiğin işler falan... Ama onca ihtimal içinde bir anda aradan çıkarmış oluyorsun işte ölüm derdini. Hayatta yapılacaklar listesindeki en büyük şey değil mi sonuçta? “ölmek!” Listenin herhangi bir yerine koymazsın ama en büyük sorumluluğun olduğunu bilirsin. O ihtimalleri saymaya gerek yok sanırım, haberlere baktığınız zaman zaten binlerce çeşidini güncel olarak görebilirsiniz. Aniden ölen ben için üzülecek insanların başına gelme ihtimali olan şeyler. Aslında kendileri için endişelenseler keşke. Bileti kesilmemiş olanlar onlar ne de olsa. Bilmiyorum.
Kesin olan şey şu: Ölümle alakalı en korktuğum şey sevdiğim birinin ölmesi.
Son olarak, daha önce de söylediğim gibi; ölüm anında erişeceğim olgunluğa şimdi erişmek isterdim. Hayatımı o gözle görmek, değerini ona göre anlamak... Ama imkansız. O yüzden pek takmıyorum kafaya. Yaşamaya devam.
Mesela ölmeyi bekler bir halde yaşamaya mecbur kalmaktan korkuyorum.
Eğer öyle olursa, kendimi zamanın kollarına teslim edip sefil ve aciz bir şekilde azrail’in gelmesini beklemek yerine kendi tercihimle ona gitmek isterim. Bu dünyadan umudumu kesersem; bilincime, hislerime ve anılarıma ev sahipliği yapan sevgili bedenim artık bana hizmet edemeyecek duruma düşerse, ya da dışarıdaki koşullar var olmaya dair umudumu yok etmeyi başarırlarsa şayet; elimden almak isterlerse özgürlüğümü ve benim benliğimi var eden niteliklerimi, beni hayata bağlayan ideallerime meydan okuyarak beni çaresiz bırakacak kadar güçlülerse... Onların beni nefessiz bırakmasıyla yıllar içinde yavaş yavaş ölmeyi değil; ölümle kendim yüzleşmek isterim.
Ya da heyecanın olduğu yerde;
beklenmedik bir anda, aniden, hızlı bir şekilde ölmek isterim. Ansızın olup bitsin. Ucuz yırtmak gibi görünüyor gözüme. Çok boktan bir durum biliyorum, öyle bir anda ölüvermek... Geride kalan herkesin şaşkına dönüp haline acıması, ağzının tadıyla yarıda öylece bırakıp gittiğin işler falan... Ama onca ihtimal içinde bir anda aradan çıkarmış oluyorsun işte ölüm derdini. Hayatta yapılacaklar listesindeki en büyük şey değil mi sonuçta? “ölmek!” Listenin herhangi bir yerine koymazsın ama en büyük sorumluluğun olduğunu bilirsin. O ihtimalleri saymaya gerek yok sanırım, haberlere baktığınız zaman zaten binlerce çeşidini güncel olarak görebilirsiniz. Aniden ölen ben için üzülecek insanların başına gelme ihtimali olan şeyler. Aslında kendileri için endişelenseler keşke. Bileti kesilmemiş olanlar onlar ne de olsa. Bilmiyorum.
Kesin olan şey şu: Ölümle alakalı en korktuğum şey sevdiğim birinin ölmesi.
Son olarak, daha önce de söylediğim gibi; ölüm anında erişeceğim olgunluğa şimdi erişmek isterdim. Hayatımı o gözle görmek, değerini ona göre anlamak... Ama imkansız. O yüzden pek takmıyorum kafaya. Yaşamaya devam.
Bugün uzun zamandır yaşamadığım bir duyguyu yaşadım: gurur.
Bugün bilmediğim bir telefon aradı. Genelde pek huyum değildir bilmediğim telefonu açmak ama açmış bulundum. Teeee yıllar evvel doğu’da bir yerlerde öğretmenlik yaparken üniversiteyi kazanması için çok çabaladığım eski bir öğrencim aradı. Bu yıl stajını bitirmiş ve hakim olmuş. Bu günlere gelmemde katkısı olanları arayıp sevincimi paylaşmak istedim, dedi. Bu telefon Yıllardır taşlaşmaya yüz tutmuş bu bünyeyi biraz olsun yumuşattı.
Bugün bilmediğim bir telefon aradı. Genelde pek huyum değildir bilmediğim telefonu açmak ama açmış bulundum. Teeee yıllar evvel doğu’da bir yerlerde öğretmenlik yaparken üniversiteyi kazanması için çok çabaladığım eski bir öğrencim aradı. Bu yıl stajını bitirmiş ve hakim olmuş. Bu günlere gelmemde katkısı olanları arayıp sevincimi paylaşmak istedim, dedi. Bu telefon Yıllardır taşlaşmaya yüz tutmuş bu bünyeyi biraz olsun yumuşattı.
Kuşkusuz virüs ile yapılan görüşmeler neticesinde virüs, güzel kızlara bulaşmayacağına söz verdi. Takmayabilirler.
Kaşlarını aldigina eminim ama kanitlayamam swh
Yazılmamış kaderleri kaç beden taşır? Ağır gelmez mi o tuğlalar onlara?
ilkokul 2 olması lazım, dönemin daha başı sayılır tahtaya konuşanlar diye bir başlık açmışlar, o başlık da hangi mantıkla açılıyorsa artık.. hoca yok yani istediğimizi yaparız, sanki nöbet kulübesindeki asker misali heykel gibi sırada bekletiyolardı. kafamızı çevirsek listeye alınmamız an meselesiydi. işte atıyorum onur x kadir xx 3-5 kişi daha var o listede.... ben de sıraların arasında dolaşmayı falan çok severdim, koridor olan boşluklarda tabi. ismim tahtaya yazılmış dev başlıklarla ''sivaslı bey çok yaramaz'' ama görseniz artık bana nasıl kin beslediyse sınıf başkanı, tahtanın tamamına yakınına sığdırmış o yazıyı. hoca geldi sınıfa ismi filiz'di çok severdik iyi bir kadındı ama her neyse, konuşanları çıkardı tahtaya sorguluyor falan işte benim ismimi gördü, sanki böyle hapishane reisi var karşısında beni diğerlerinden farklı sorguluyor. sonra bana yapıştırdı bi tokat. çocuğum tabi ağladım hemen bir arkadaşımla beraber tuvalete yolladı git yüzünü yıka diye.
biz gittik geldik ki ortada ne sorgu kalmış ne de o hocanın siniri. şarkılar söylüyolar, fıkralar anlatıyolar. sözde benim gönlümü almak için bana da şarkı söyletmeye zorladı sınıfa da gaz vererek. ben de utanıyorum tabi o sınıfa yeni yeni adapte oluyorum farklı sınıftan onlara gelmiştim. işte utanmayayım diye birini de al dedi birlikte söylersiniz diye, sınıfta da senem diye bir kız vardı ondan hoşlanıyodum çocukluk işte. kız bana bağırıyor, resmen yalvarıyor ''nolur beni seç'' diye. onu seçersem daha çok utanacaktım sıra arkadaşımı seçmiştim ismi atakan'dı. onunla birlikte murat göğebakan'dan ay yüzlüm şarkısını söylemiştik. tabi o söylemişti ben ağzımı oynatmıştım.
biz gittik geldik ki ortada ne sorgu kalmış ne de o hocanın siniri. şarkılar söylüyolar, fıkralar anlatıyolar. sözde benim gönlümü almak için bana da şarkı söyletmeye zorladı sınıfa da gaz vererek. ben de utanıyorum tabi o sınıfa yeni yeni adapte oluyorum farklı sınıftan onlara gelmiştim. işte utanmayayım diye birini de al dedi birlikte söylersiniz diye, sınıfta da senem diye bir kız vardı ondan hoşlanıyodum çocukluk işte. kız bana bağırıyor, resmen yalvarıyor ''nolur beni seç'' diye. onu seçersem daha çok utanacaktım sıra arkadaşımı seçmiştim ismi atakan'dı. onunla birlikte murat göğebakan'dan ay yüzlüm şarkısını söylemiştik. tabi o söylemişti ben ağzımı oynatmıştım.
(bkz: ben)
Sorun etmiyorum çünkü Allah beterinden korusun. Duygularım engelli değil allahtan.
Sorun etmiyorum çünkü Allah beterinden korusun. Duygularım engelli değil allahtan.